Skip Navigation Links
  • Ana Sayfa
  • Hasta Bilgilendirme
  • Kafa İçi Kanama
  • Kafa İçi Kanama

    Kafa içi kanama nedir?
    Kafa tası içerisinde gerçekleşen her türlü kanama bu sınıfta yer almaktadır. Çoğunlukla beyin kanaması yerine kullanılmakta ise de beynin dışında olan kanamaları da (epidural, subdural, ventriküler kanama, tümör kanaması) kapsar.  En sık travmalar sonrasında ortaya çıkar. Travma haricinde tansiyon yüksekliğine bağlı, vasküler bozukluğa bağlı (anevrizma, AVM), tümör kanaması gibi kanamalar da görülmektedir.

    Kafa içi kanama bulgular nelerdir?
    Bulgular kanamanın tipine, yerine ve miktarına göre değişiklik gösterebilir. Sadece baş ağrısından tamamen bilincin kapanmasına kadar gidebilir. Baş ağrısı, bulantı kusma, bilinç değişimi, bilişsel fonksiyonlarda azalma, gözlerde titreme tarzında atımlar, epilepsi (sara nöbeti), uzuvlarda güçsüzlük (felç hali), yürüme bozukluğu gibi pek çok klinik yansıma şeklinde gözükebilir. şeklindedir.

    Tanı yöntemleri
    Bilgisayarlı tomografisi (BT): Kanama şüphelenilen hastalarda ilk tercihtir. Hızlı sonuç verir ve cerrahı tedavi seçimi konusunda yönlendirir. Gerekli durumlarda BT- anjiyografi ile damar bozuklukları hakkında bilgi edinilebilir.

    Manyetik rezonans görüntüleme (MR): Özellikle tümör kanamasından şüphelenilen durumlarda ayırıcı tanı için kullanılabilir.

    Dijital substrat anjiyografi (DSA): Kanama tanısı koymak için değil damar patolojilerinin teşhisinde kullanılır. Anevrizma veya AVM gibi damarsal patolojiler saptandığında aynı seansta damar patolojilerinin kapatılması için de kullanılabilir. Damar bozuklukları haricinde tümör cerrahilerinde de tümörün besleyici damar ağının ortaya konmasında ve ameliyat öncesi tümörün beslenmesinin azaltılması için damar kapatma işlemi amacıyla da yapılabilir.

    Kafa içi kanama tedaviler nelerdir?
    Tedavi protokolü kanamanın çeşidine, kanama sebebine, büyüklüğüne ve hastada ortaya çıkardığı bulgulara göre belirlenir. Tedaviyi anlayabilmek için kanama çeşitlerini kısaca anlamak gerekir.

    Epidural ve subdural kanama: Beynin dışında kafatasının içinde olan kanamalardır. Beyin zarının üstünde olana epidural, altında olana subdural kanama denilir. Genellikle travma sonrasında görülür. Bunun haricinde yaşlanmaya bağlı beynin küçülmesi, eşlik eden hastalıklarına bağlı kan sulandırıcı ilaç kullanmasına bağlı olarak özellikle yaşlılarda subdural kanamanın geç dönem formu olan kronik subdural hematom denilen bir tipi ortaya çıkabilir. Her iki kanama çeşidi için de önemli olan kanamanın miktarı, beyne olan bası durumunun değerlendirilmesi ve hastada ortaya çıkan klinik tablodur. Epidural kanamalar genellikle atardamar kökenli olup kanamaya devam etme eğiliminde iken, subdural kanamalar toplardamar yırtılmalarına bağlı ortaya çıkma ve kendini sınırlandırma eğilimindedir. Her iki tip kanamanın cerrahisinde amaç kanamanın durdurulması ve beyni sıkıştıran kanamanın tümüyle boşaltılmaya çalışılmasıdır.

    Parankimal kanama (beyin kanaması): Parankimal kanamalar genellikle nörolojik bir hastalığın zemininde gelişen kanamalardır. Genellikle beynin iç kısımlarında ve küçük boyutlu olma eğilimindedir. Kanamada artış olması, kafatası içinde sıkışıklığa sebep olması, başlangıçtan itibaren büyük boyutlu olması durumlarında doktorunuz size cerrahi önerebilir. Özellikle derin yerleşimli ve küçük kanamalarda doktorunuz hastanın sağlam beyin dokusuna zarar vermemek için kanamayı boşaltmamayı seçebilir.

    Ventriküler kanama: Beynin iç kısımında beyin omurilik suyunun üretildiği ve havuz olarak toplandığı kısım olan ventriküllerde doğrudan kanama gerçekleşebilmekle birlikte çoğunlukla beyin kanamasının bu havuzcuklara açılması ile olur. Ventrikülde olan kanamalarda beyin omurilik sıvısı ile kanama zaman içerisinde yıkanabilmekte ve kaybolabilmektedir. Bunun aksi durumları da söz konusudur. Ventrikülde olan kanamalarda oluşan pıhtılar beyin omurilik sıvısının dolaşımını bozar ise beyinde su birikimine (hidrosefali) neden olur. Doktorunuz başvurduğunuz andaki klinik durum ve kanamanın değerlendirilmesine göre sizlere beyin omurilik sıvısı havuzcuklarına (ventriküller) geçici bir boşaltma /drenaj sistemi (EVD) yerleştirmeyi önerebilir. Bazı hastalarda başlangıçta gerekmese bile takiplerde hidrosefali geliştiği tespit edilebilir. Bu durumda da kalıcı bir drenaj sistemi olan şant ameliyatını önerebilir.

    Tümör kanaması: Tümöre bağlı kanamalarda yaklaşım diğer kanama türlerinde farklıdır. Burada amaç yalnızca kanamanın ortada kaldırılması değildir. Aynı zamanda kanamaya sebep olan tümörün de ortadan kaldırılması gerekir. Bu sebeple tümöre bağlı kanamalarda aslında tümör cerrahisi yapılmaktadır.

    Damarsal kaynaklı kanamalar (Anevrizma, AVM, AVF): Kendiliğinden kanamanın en sık sebebi damarsal bozukluklardır. Anjiyografik görüntülemeler ile kanama odağı tespit edilmeye çalışılır. Tedavilerinde cerrahi (klipleme), kapalı yöntem (endovasküler) ve radyocerrahi (Gamma Knife) tercih edilebilir. Tedavi tercihi patolojinin tipine, yerleşimine, bu tedavilere uygunluğuna göre seçilir. Tüm tedavilerde amaç beyin hasarının en aza indirilmesi, tekrarlamaması, kaybedilen nörolojik fonksiyonların geri kazanılmasıdır.