Skip Navigation Links
  • Ana Sayfa
  • Hasta Bilgilendirme
  • Bel Fıtığı
  • Bel Fıtığı

    Bel Fıtığı (Lomber Disk Hernisi) Nedir?
    Omurga üstüste dizilen kemikler ve kemiklerin arasında yerleşmiş disk denilen kıkırdak benzeri yapılardan oluşur. Diskler omurga kemikleri arasında yastık görevi görür ve aynı zamanda omurgaya hareket yeteneği kazandırır. Disk hernisi omurga boyunca tüm seviyelerde görülebilir. Ancak en sık bel bölgesinde oluşur. Bel fıtığı tıpta “Lomber Disk Hernisi” olarak adlandırılır.

    Nasıl Oluşur?
    Disk çekirdeğinin su içeriğinin azalması sonrasında disk fonksiyonunu yitirmeye başlar. Diskin su içeriğinin azalmasının birçok nedeni (travma, aşırı zorlayıcı hareketler, sistemik hastalıklar vb.) olmakla birlikte en yaygın sebebi yaşlanmaya bağlı oluşan doğal süreçtir. Diskin su içeriği azaldığında jel kıvamı kaybolur ve tampon olarak görev göremez. Bunun sonucunda dış halkada yüksek basınç meydana gelir ve yırtıklar oluşur. Bu yırtıklardan diskin dışarıya taşmasına disk hernisi (fıtık) adı verilir. Dışarıya taşan parça sinir köklerine veya doğrudan omuriliğe bası yapar. Bir sinir köküne baskı olduğunda, o sinirin ilgili olduğu bölgede ağrı, uyuşukluk ve güç kaybı görülebilir.


    Uygunsuz yük taşıma pozisyonu, tolere edilenden daha ağır yüke maruz kalma (halter), yapısal postür bozuklukları, aşırı kilo (vücut kitle indeksinin 25’in üzerinde olması), sürekli yük kaldırma, çekme, eğilme hareketleri yapmak, uzun süre oturur pozisyonda olmak, sedanter yaşam, sigara gibi faktörler bel fıtığı riskini artırabilecek nedenler arasında sayılabilir.

    Semptomlar
    Birçok hastada ilk ortaya çıkan bulgu bel veya bacak ağrısıdır. Hastalar genellikle bir hareketi (özellikle zorlayıcı tipte) yaparken aniden belinde keskin bir ağrının başladığını veya bacaklarında bir elektriklenme olduğunu tarif ederler. Fıtık baskı yaptığı sinir köküne göre farklı şiddette klinik bulgular verebilmektedir. Bacak veya ayakta his kaybı veya karıncalanma gibi hafif tablodan güç kaybı gibi doğrudan kayıplarla ortaya çıkan geniş bir klinik bulgu tablosu vardır. Kauda equina denilen özel durum ise mesane ve/veya bağırsak kontrolünün kaybını ifade eder; görüldüğünde acil tıbbi müdehale gereken bir durumdur. Doktorunuz muayene ve radyolojik değerlendirmesine göre tedavinize karar verecektir.

    Cerrahi dışı tedaviler
    Bel fıtığı tedavisinde öncelikli tedavi tercihi cerrahi dışı uygulamalardır. Cerrahi dışı tedaviler fıtığı iyileştirmez. Bu tedaviler kendiliğinden gerileyecek olan hasta grubunda beklenecek olan sürede hastanın şikayetlerinin azaltılmasını sağlar.

    İstirahat: Yatak istirahati disk üzerindeki basıncı azaltabilir ve fıtıklaşan parçanın sinir basısını azaltabilir. Sinir basısının azalması ile bel ve bacak ağrısı hafifleyebilir.

    Hareket eğitimi: Tüm fiziksel aktiviteler (özellikle eğilmek ve yük taşımak) kontrollü ve yavaş yapılmalıdır.

    Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar: Hem ağrı kesici özellikleri sayesinde hem de antienflamatuar (yangı giderici) özellikleri sayesinde sinir çevresinde ödemi azaltarak etkisini gösterir.

    Fizik tedavi rehabilitasyon desteği: Bel ve karın kasları güçlendirilerek yük dağılımı dengelenir. Kas gücü kaybı olan kas gruplarının geri kazanımı sağlanabilir.


    Enjeksiyon tedavileri: Epidural steroid enjeksiyonu diğer cerrahi dışı tedavilerin 6 haftadan uzun süre işe yaramadığı hastalarda uygulanabilir. Steroid grubu bir ilaç epidural boşluğa görüntüleme yardımı ile enjekte edilir. Sinir çevresinde ödemin giderilmesine yardımcı olabilir.

    Cerrahi dışı tedaviler ile fayda sağlanamayan, güç kaybı olan, ilerleyici nörolojik bozulma gösteren, şiddetli yakınması olan, hayat kalitesini bozan veya görüntülemelerde belirgin bası bulgusu olan hastalarda cerrahi tedavi önerilebilir. Cerrahi tedavide amaç baskı altında olan sinirin uygun cerrahi uygulamalar ile ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için en sık uygulanan yöntem mikrodiskektomi olarak adlandırılan, sinire bası yapan disk parçasının çıkarılmasıdır. İster cerrahi tedavi ister cerrahi dışı tedavi uygulanacak olsun her ikisinde de nörolojik fonksiyonların geri kazanılması ve hayat kalitesinin artırılması amaçlanır.